Susamam, Türkiye’nin gündemine oturdu. Düsünce güzel, karsilik da buldu. Fakat biz her zamanki huysuzlugumuzla elestirimizi yapalim.
Neden bu kadar ses getirdi?
En büyük nedeni, son zamanlarda artan ekonomik ve siyasi baski, son yillardaki asiri politize olma durumu, herkesin birbiriyle ugrasmasi, hayat tatminin ve standartlarinin düsmesi ve nike ayakkabilarin fiyatlarinin 1500 tl’ye kadar cikmasi.
Ayrica sonra zamanlarda Türkce rapin tartismalarin odak noktasinda olmasi, hareketlenmesi, koskoca adamlarin ergen tripleriyle tartismalarinin da etkisi var bu populeritede.
Peki ne anlatiyor bu Susamam?
14dklik bu sarki; cevre, kuraklik, kadin haklari, hayvan haklari, adalet, hukuk ve trafik konularini ele almis. Düsünce cok güzel, her ne kadar cogu sey icin gec de olsa, olaylarin kendisi sarki kadar gündem olmasa da, böyle bir calismanin ortaya cikma fikri bile güzel.
Gelelim elestiriye!
Müzikal tarafini elestirecek donanima sahip degilim zaten fikir müzigin önüne gecmis. Sözler ise oldukca basit, lise kompozisyonu seviyesinde. Konular basitce gecilmis ve elestiriden cok yüzlesme gibi gözüküyor.
#Susamam diyenlere ise basitce bir cevap: SUSTUNUZ
ve bu sarkinin ortaya cikmasi, her yerde paylasmaniz hicbir anlam ifade etmiyor. Her zamanki duyarsizliginiz, bilgisizliginiz devam ediyor. O nedenle isyan bayraklarini cekmis gibi, rönesans yasayacakmis gibi, bir anda aydinlanmis gibi havalara girmeyin bosuna. Zaten basit bir rap sarkisiyla aydinlanma yasiyorsaniz, durum düsündügümden de vahim demektir.
#cevre #kuraklik
Sustunuz ve susmaya devam ediyorsunuz. Dinleyici kitlesini 50 yas alti olarak tahmin ederek bir konusacagim. TEMA vakfi 1992’de kuruldu. Amaci Türkiye’de erozyon ile mücadele, agaclandirma ve dogal varliklari korumakti. Daha da acarsak, dogayi korumak, kuraklikla mücadele etmek ve ormansizlasma ile mücadele. TEMA vakfi kuruldugunda bir kismimiz gencti, kimisi cocuk, kimisi daha dogmamisti bile fakat her cocuk okul vasitasiyla ‘TÜRKIYE CÖL OLMASIN’ sloganini duymustur. Bunu bile duymadiysaniz Greenpeace’i duydunuz, DÜnya Dogayi Koruma Vakfini duydunuz. Bunlar gibi onlarcasi var.
Kaciniz bu konu ile ilgili sivil toplum kuruluslarina üye? Kaciniz dogayi koruma aktivitelerine katiliyor, bagislarda bulunuyor, cevresinin bu konuda bilinclendiriyor?
Örnegin, Salda konusunda herkes hassasiyet göstermis gibi gözükürken, kaciniz son 50 yilda kuruyan 36 gölden haberdar? Kaciniz Istanbul’un 10 yil icersinde su sikintisi cekecegini biliyor? Kaciniz Türkiye’nin yakin gelecekte temiz icme suyu bulmakta sikintilar yasayacagindan, ülkenin bir kisminin gercek anlamda cöl olacagindan haberdar? Haberdar olanlardan kaciniz bununla ilgili bir adim atiyor, girisimde bulunuyor?
Günlük yasantimizda, günlük aliskanliklarimizla cevreye, dogaya ne kadar zarar verdigimizin farkinda miyiz?
#Susamam derken yine
sabah ilk is kettle’a su koyup kahvenizi icmek oluyor. Cünkü normal isitmak zaman istiyor. Elektrik tüketiminin dogaya verdigi zarardan habersizce kahvenizi yorumlayip, twitterda elestiriler yaziyorsunuz, instagramda #susamam paylasimi yapiyorsunuz. Kahve ticaretinin dünyada nasil oldugundan ve dogaya verdigi zarardan da haberiniz yok. Kahve bitti markete alisverise gitme vakti. 10–15 dk yürüme mesafesi fazla geliyor. Pazar arabasi tasimak, elde poset tasimak ise komik. O yüzden arabaniza atliyorsunuz ve markete gidiyorsunuz. Marketten paket ürünler almaya devam ediyorsunuz, Belki o arada arabayi da yikiyorsunuz ya da su tüketimine dikkat etmeyen merkezlerde yikatiyorsunuz. Eve gidip 15–20 dk dus aliyorsunuz ve suyun nasil akip gittigi umrunuzda degil. Elinizi, yüzünüzü, vücudunuzu yikadiginiz kimyasallar nereye gidiyor bir an bile düsünüyor musunuz? Sorsam buna cevap verebilecek misiniz? Kahvaltidan sonra yemek atiklarini cöpe atiyorsunuz. O cöpte plastik, kagit, batarya, pil her sey var. Fakat umrunuzda degil. Cöpleri ayirmiyorsunuz. Ayirinca bir ise yarayacagini düsünmüyorsunuz, bu yönde talepte de bulunmuyorsunuz.
Haftasonu planiniz yok ve ‘chill’ bir gün pesindesiniz. Tüm gün televizyon, bilgisayar karsisindasiniz. Netflix izleyerek geciriyorsunuz. Yine cevreye verdiginiz zarardan habersiz. Belki de baska planlar yaptiniz. Yeni bir gökdelene acilan avmye, eglence merkezine gidiyorsunuz. 2 kisi olmaniza ragmen arabayla. Orada da, bos durmuyorsunuz gereksiz tüketim mallari, aksesuarlar, süsler, ürünler, giysiler, ayakkabilar aliyorsunuz.
Ya da doga yürüyüsüne gideceksiniz, yine arabayla. Caddebostan’da bira iceceksiniz belki de. Yine arabayla gidiyorsunuz. Herkes 3–5 sisebira icecek. Her bir sise icin 75 litre su harcandigindan habersizsiniz yine. Beraberinde ictiginiz sigaranin izmariti de yerde büyük ihtimal.
Arada bir de McDonalds, Burger King’ten güzel bir menu cakarsiniz. O burger üretimi icin akan 3bin litereden haberiniz yok elbette. Beraberinde kola ictiginiz bardagin kagit olusu, kapaginin plastik olusu da umrunuzda degil. Pipet de kullaniyorsunuzdur eminim.
Cikinca da starbuckstan bir kahve yine kagit bardak ve plastik kapak. Fakat soran olursa doga dostusunuz.
Isiniz bitti ve evdesiniz. Bu sefer de, online alisverise sardiniz. Siparisler verildi. Yine o siparisler icin ucan ucaklar, tükettikleri yakitlar, harcanan kagitlar, kullanilan plastikler umrunuzda degil. Konfor abi, basiyorsun geliyor.
Ee gün bitti ve yataga girdiniz. Elbette tüm elektronik esyalariniz prizde. Hadi sarjda olanlar yine neyse fakat digerleri? Belki bir de gece lambasi kullaniyorsunuz. Elektrigin cevreye verdigi zarar umrunuzda degil, belki fikriniz bile yok.
Bunlarla bitmiyor elbette tüm gün boyunca yeni yapilan gökdelenlerden, insaatlardan, avmlerden, merkezlerden bahsettiniz. Insaatin neden oldugu kirlilik umrunuzda degil. O olmadi aldiginiz ya da alacaginiz arabadan konustunuz. bilmem kac bin motormus derken o motorun cevreye verdigi zarar umrunuzda olmadi bile.
#kadin haklari
Kadina siddet, kadin cinayetleri, tecavüzler elbette sizi rahatsiz ediyor. Yeri geliyor bunu dile getiriyor, duyarliliginizi ortaya koyuyorsunuz. Ya da en kötü sosyal medya paylasimlari yapiyorsunuz. Fakat kadinlarin olmadigi ortamda da, ofisteki ‘tas hatun’dan bahsetmeyi, seks fantazilerinizi, seks hikayelerinizi anlatmaktan vazgecmiyorsunuz. Ünlü bir kadin figürü üzerinden seks odakli yorumlar yaparken, ‘Skor’la övünüyor, nasil gömlek degistirir gibi kadin degistirdiginizle gurur duyuyorsunuz. Sizin gibi olmayana ise ögütler veriyor ya da garipmis gibi bakiyorsunuz. Kadini seks objesi olarak görmeye devam ediyorsunuz. Bunu elestirene ise, bosuna mi oralarini buralarini gösteriyorlar, bosuna mi kendilerine bakiyorlar diyorsunuz. Her gülüsten, her bakismadan anlam cikarma cabaniz devam ediyor. Biraz daha bilgiliyseniz de, evrimsel psikolojiden cikarimlar yaparak kendi düsüncenizi bir zemine oturtmaya calisiyorsunuz. Savunma ise ‘o da istiyor’
Evliyseniz de, evde erkek egemenligine önem veriyorsunuz. Her zaman kadinin üstünde etki sahibi olmak, son sözü söylemek hosunuza gidiyor. Ev islerinde yeterince(ya da hic) paylasim yapmiyorsunuz. Esinizin özgürlügünden rahatsiz oluyorsunuz.
Yapilan isleri kadin-erkek diye ayiriyorsunuz. Izlediginiz spor dalini bile ayiriyorsunuz. Sporda, siyasette, is dünyasinda, günlük islerde erkeklerin egemenligi sizi rahatsiz etmiyor. Muhtemelen, feminizm hareketine de büyük ölcüde karsisiniz. En ufak tersi bir olayda bakin erkekler de sikintilar yasiyor diyorsunuz. Fakat kadin haklari konusunda ahkam kesmekten de geri kalmiyorsunuz. Hem de kullandiginiz argümanlar bile erkekler tarafindan söylenmis argümanlarken.
Yine ayni soru? Kadina siddet konusunda nasil bir eylem icerisindesiniz? Feminizm ile ilgili ne kadar bilgi sahibisiniz? Kadin-erkek esitsizligi konusunda neler biliyorsunuz? Herhangi sivil toplum kurulusuna, seminere vs. üye olmasaniz bile katilim gösterdiniz mi?
#hayvan haklari
Insanligin en gaddar hali olan, hayvana eziyete elbette karsisiniz. TV’lerde, gazetelerde cikan hayvana siddet haberlerine sert tepki gösteriyorsunuz. Bunu yapan insan olamaz gibi basit sözler, bir iki paylasim yapiyorsunuz.
Hayvan haklari konusunda herhangi bir adim atiyor musunuz? Mahallenizdeki kediye sahip cikmak da, kücük de olsa bir adim ama haklar konusunda herhangi bir talebiniz oluyor mu? Sesinizi duyurabileceginiz aktivitelere katilim gösteriyor musunuz ya da organize ediyor musunuz?
Bir yandan hayvan haklari muhabbeti yaparken, diger yandan endüstriyel üretimden sikayet etmiyorsunuz. Marketten etinizi almaya devam ediyor ya da ocakbasinda raki-et keyfinizden vazgecmiyorsunuz. Yeterince protein alamamaktan dem vurup, spor bahanesiyle kilolarca et yemeye devam ediyorsunuz. Belki deri ceket giymeyi, pahali deri ayakkabilar, cizmeler, giymeyi de seviyorsunuz. Ihtiyaciniz olmasa da deri cantalar, kemerler, deri kayisli saatler de aliyorsunuz.
#adalet ve hukuk
Bu konuda cok konusmaya gerek yok SUSTUNUZ. Isinize gelmeyene kadar sustunuz. Sadece siyasi anlamda degil kisisel anlamda da. Torpille(araciyla/tanidikla) ise girerken keyfiniz iyiydi. Ta ki, baskasi sizin önünüze gecene kadar.
Adeletten, hukuktan sikayet etmediniz, ta ki adaletsizlik sizi bulana kadar. Halen daha adalet ve hukuk inanciniz, objektiflikten uzak ve kendi deger yargilariniza bagli olarak degisiyor. Gelir adaletsizligi, firsat adaletsizligi, hayat sartlarindaki adaletsizlik ise bir gün bile akliniza gelmiyor.
#egitim
SUSTUNUZ. Hep sikayet ettiniz. Caliskan ögrenciler olmadiniz, merak etmediniz, okuma aliskanligi bile edinmediniz. Cogunuz yilda 30 kitap bile okumuyor.
Neden? Zaman yok.
Hep bahane aradiniz. Sinaviniz kötü gecince ya sistem, ya hoca suclu oldu ya da sorular zordu. Lise sinavi, üniversite sinavi aslinda bir sey ölcmüyordu sizin icin. Özel kurslar, dersanelerle olusan firsat esitsizligi sizleri rahatsiz etmiyordu. Serbest kiyafete gecilmesi güzel bir seydi.
Düsünsel her türlü aktiviteden kactiniz. Matematikten, fizikten, pozitif bilimlerden, felsefeden, resimden, sanattan, spordan hepsinden kactiniz. Caliskan ögrencilere ‘inek’ dediniz ve o ‘inek’lerden biri olmak istemediniz. Üniversiteye basladiniz ama bölümünüzü secerken tek derdiniz para ve is durumu oldu. Bunu garipsemediniz bile. Okudugunuz süre boyunca hicbir sey ögrenmemekten sikayet ettiniz, derslerin bir sey katmadigini bu yüzden gitmediginizi söylediniz. Okuldan mezun oldugunuzda gercekten de bir sey ögrenmemistiniz.
Aslinda üniversite insana bilgiyi degil, bilgiye nasil erisecegini ögretir. Profesorün anlattigi dersten cok, aktardigi hayat tecrübesi ve bakis acisi önemlidir. Kimisi bos ya da eski kafali görüsler de olsa, o görüsü anlamak, kavramak size kiyas imkani verir. Bunun bile farkina varmadiniz. Dil ögrenmedeniz, merak edip daha cok okumadiniz, arastirmadiniz. Dünyadan habersiz kaldiniz.
Ise girdiniz ama kendinizi gelistirmek gibi bir derdiniz olmadi. Kazandiginiz üc bes kurusu dis görünüse, statüye, takildiginiz mekanlara, aksesuarlara harcadiniz. Cünkü akademik hayat ömür boyu okumak, is hayati ise para ve rahatlik demekti sizin icin. Her durumda da sürekli kendinizi gelistirmeniz gerektigini kabullenmediniz. Zorlandikca da, iliskilerinizi, egitim sistemini, sirket ici bürokrasiyi, kurallari bahane ettiniz. Torpilden dem vurdunuz.
Egitim süreniz boyunca egitimi kavramaya calismadiniz. Özelestiri yapmadiniz. Nasil iyi olabilir sorusunun cevabini aramadiniz. Egitim, sistemli olarak hükümet tarafindan darbe yerken de, ne oldugunu anlamak yerine ufak tefek ic hesaplasmalarin sonucu olarak alkis tuttunuz. SUSTUNUZ.
#trafik
Fazla söze gerek yok. Araba sahibi olmayi statü olarak görüyorsunuz. Yalniz da olsaniz her yere arabayla gitmek hosunuza gidiyor. Her kösede taksi bulamazsaniz sinirleniyorsunuz, toplu tasima ise klasinizin altinda. Yol ayarlanmadan ana caddeler, cevre yollari kenarlarinda acilan kahvecileri, avmleri, rezidanslari da sizler dolduruyorsunuz. Tüm bunlar olurken izlediniz ve halen daha izliyorsunuz. Trafik sorunu sadece arabanizla yoldayken akliniza geliyor ama yine de #susamam diyorsunuz. SUSUYORSUNUZ
#ekonomi
SUSTUNUZ. Dünya en zengin dönemini yasarken, Türkiye en büyük yatirimlari alirken para nereye gidiyor diye bir an bile düsünmediniz. Türkiye zenginlesiyor diye gezdiniz. Aldiginiz üc kurusla her köseye acilan kahvecileri, barlari, avmleri doldurmak hosunuza gitti. Halen daha ayni sekilde yasiyorsunuz. Bir yandan hayat pahalaniyor diye sikayet ederken, diger yandan hicbir zevkinizden vazgecmiyorsunuz.
Hicbir zaman plan yapmadiniz ve yapmiyorsunuz. Paranin kaynagi bir gün kesilirse ne olacak diye bir alternatif planiniz yok. 1–2 tl lik ickiye, 30–40 tl vermek halen daha sizi rahatsiz etmiyor(10tl verirken etmedigi gibi), halen daha yil boyunca biriktirdiginiz parayi pahali beach clublarda, resortlarda harcamaya devam ediyorsunuz. Halen daha ev almak, araba almak ya da degistirmek tüm amaciniz, halen daha en son teknoloji ürünü alma pesindesiniz. Giysilere, ayakkabilara, saatlere, cantalara para dökmek sizi rahatsiz etmiyor. Kahveye 20 tl vermek, disarida yemege 100lerce tl vermek, ünlü restorana gitmek, meshur bir mekana gitmek sizi rahatsiz etmiyor.
Hayatiniz üretmek yerine sürekli tüketmekle geciyor buna karsi herhangi bir eylemde bulunmuyorsunuz. Hayat pahaliligindan sikayet ederken bile, kendinizle yüzlesmekten korkuyorsunuz. Halen daha derdiniz disaridan nasil gözüktügünüz, baskasinin neler yaptigi.
Ne haklarinizin farkindasiniz, ne görev ve sorumluluklarinizin ne de neler yapabileceginizin. #SUSAMAM derken bile oturdugunuz yerde bekliyorsunuz. Farkindaligi bile baskasindan bekliyorsunuz. Aynen kurtarici bekler gibi.
Tepkileriniz anlik ve subjektif. Icleri bos. O kadar bos ki, ortalama bir lise ögrencisinin yazabilecegi sarki sözleri ile motive olabiliyorsunuz. Belki 10 sene öncesinde üzerinde cokta düsünüp, eyleme gecmeniz gerekenler, bugün yeni bir seymis gibi geliyor size. Bunun adi da muhaliflik, farkindalik, isyan oluyor. Olaylarin kendileri gündeminize bile girmemisken, sarki her seyiniz oluyor. Oluyor oluyor da, sarkinin anlattigi konulari halen daha arastirip, merak etmiyorsunuz. Hem toplumu hem de dünyayi ilgilendiren sorunlara karsi duyarsizliginiz sürüyor. Yasam stiliniz ayni parazitlikle devam ediyor.
Bossunuz cünkü okumuyorsunuz, arastirmiyorsunuz, merak etmiyorsunuz. Dünyadan haberiniz olmuyor. Tüm konusabildiginiz sagda solda duyduklariniz, gözünüze carpanlar. Öyle ki, ortalama bir tepki (susamam sarkisi) bile size derin geliyor. Main stream nereye akarsa oraya gidiyorsunuz!